Büyüme rakamlarının düşmesi, enflasyonun istenilen seviyeye bir türlü getirememesi Merkez Bankalarını çaresiz bırakmaya devam ediyor. ECB, bu süreçte en çaresiz Merkez Bankası. Bir yandan Avrupa’nın enflasyon sorunu ile uğraşıyor diğer yandan da siyasi kargaşanın getirdiği belirsizlik çaresizliğini artırmaya devam ediyor. Son açıklanan enflasyon rakamında eksi hanelere taşınan rakam durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Parasal genişlemede istediğini bulamaması ek parasal genişleme yolunu açan en önemli unsur. Ancak süre uzatma ya da parasal miktarın artırılması halen çare değil. Çünkü Birlik, birlik olarak ECB’ye yardımcı olmuyor.
Aralık ayında açıklanması beklenen ek parasal genişleme Draghi’nin söyleminden vazgeçmesi ile Mart ayına kalmıştı. Son toplantısında Mart ayını işaret etti ve petrol fiyatları ile Euro’nun değerine bakacaklarını ifade etti. Petrol halen 30 dolar seviyesine yakın seyrediyor. Dolayısıyla değişen pet bir şey yok. Aralık ayında ek parasal genişleme beklentisi ile değer kaybeden Euro ise artık daha güçlü. Yani piyasa bu sefer atılacak adımı görmeden fiyatlamak istemiyor. Çünkü Draghi defalarca söyleminden vazgeçmiş bir başkan. Mart ayında parasal genişleme miktarının artırılması için Almanya’nın onayı şart. Ancak Almanya parasal genişlemenin zararlı olduğunu ve bu adımların toparlanmaya katkı sağlamayacağını defalarca dile getirdi. Yani 10 Mart’ta Draghi yine sözünü tutmayan başkan olarak gündeme gelebilir. Eğer parasal genişleme miktarı artırılırsa bu durum en çok gelişmekte olan ülkelere yarayacak. Özellikle Türkiye’ye. Jeopolitik risklerin yükseldiği son dönemde böyle bir desteğe ihtiyacımız var.
Avrupa’nın siyasi sorunlarında ana gündem İngiltere. Birlikten ayrılmak istiyor. Sorun ise göçmenler. İngiltere serbest dolaşımın kaldırılmasını istemekte haklı. Çünkü yüksek oranda göç alıyor. Bu durumsa iç dengeleri alt üst ediyor. Yunanistan, İtalya, Portekiz gibi ülkelerden büyük ölçüde göç alması işsizlik sorununun giderek büyümesine sebep olabilir. 23 Haziran’da referanduma gidecek olan İngiltere eğer Avrupa’dan ayılmayı tercih ederse yeni bir oluşum ortaya çıkacak. İngiltere Avrupa ekonomisinin yüzde 10’undan fazlasını oluşturuyor. Ticari ilişkilerde ise Avrupa’nın en büyük tüketicisi konumunda. Dolaysıyla birlik içinde ekonomik anlamda en güçlü ülkelerden biri olan İlgilere ayrılık kararı alırsa Avrupa’nın hem siyasi hem de ekonomik bir krize sürüklenmesine sebep olabilir. Çünkü birlikten ayrılık kararı diğer ülkelerin de ayrılmak için girişimde bulunmasına sebep olabilir. Diğer yandan 17 Mart’ta gerçekleşecek olan İngiltere Merkez Bankası faiz kararı oldukça önemli. Faizlerde 2017 yılına kadar değişiklik yaşanmayacağına dair söylem sterlinin büyük ölçüde değer kaybetmesine sebep olmuştu. Aynı şekilde referandum kararı da sterlinin tarihi düşük seviyelere gerilemesini sağladı. Bu durum Merkez Bankasının enflasyon hedefini desteklese de yeni bir sözlü yönlendirme gelebilir.
Ve Japonya. İlk çeyreğin kaybedeni Japonya. Negatif faiz Yen’i öyle bir değerlendirdi ki karar keşke alınmasaydı denildi. Negatif faiz kervanına katılan Japonya enflasyonu canlandıramıyor ve bunu itiraf ediyor. Son dönemde o kadar çaresiz hale geldi ki Yen’in yeniden değer kaybetmesi için Merkez Bankası’nın Yen ticareti yapacak bir masa oluşturacağı söylentileri dolaşmaya başladı. 15 Mart’ta gerçekleşecek toplantıda ek parasal genişleme söylemi gelebilir. Son dönemde negatif faize geçmesi ile rekor seviyede devam eden parasal genişlemenin artırılamayacağına dair söylentiler BoJ’un negatif faizin engel olmadığını söylemesini sağladı. Yani 15 Mart’ta bir ek parasal genişleme söylemi de BoJ’dan gelebilir. Ancak BoJ, hükümetten istediği desteği görmediği sürece tedbirlerinin işe yaramayacağını biliyor. Japonya enflasyonun olmadığı güvenli liman haline geldi.
Tüm bu kargaşanın yanında küresel krizi dünyaya bela etmiş bir Merkez Bankası var. FED. Toparlanmasını tamamlayan büyüme işsizlik enflasyon rakamlarını istediği seviyeye getiren FED, son dönemde atılan hamlelerin meyvelerini toplamaya devam ediyor. İşsizlikte 4.9 seviyesine çekirdek enflasyonda ise yüzde 2.2 seviyesine gelen rakamlar, faiz artırımına işaret etse de küresel ekonomi bun pek izin verecek gibi durmuyor. Mart ayında faiz artırımı ihtimali oldukça düşük. Beklenti FED ’in küresel risklere dikkat çekerek Mart ayını pas geçmesi yönünde. Ancak kademeli faiz artırımı söylemini devam ettirmesi piyasaların da tetikte olmasına sebep oluyor. Her an adım atabilecek olması ve piyasanın bunu sezmesi durumunda sert fiyatlamalar göreceğiz. Ancak Mart ayı FED açısından da zorlu geçecek. Rakiplerinin atacağı adımlar Haziran beklentilerini de değiştirecek. Martta en sessiz Merkez Bankası FED olabilir.